Gözün Yapısı (Gözün Anatomik Yapısı) ve Görevleri Nelerdir?

Gözün Yapısı (Gözün Anatomik Yapısı) nasıldır ve Görevleri nelerdir?

Gözün yapısını (göz anatomisini) bilmek, göz hastalıklarının teşhis ve tedavisi açısından büyük neme sahiptir. Aynı zamanda birçok sistemik hastalığın ilk tanısı da göz muayenesi sayesinde yapılabilmektedir. Buna en iyi örnek şeker hastalığı (diyabet) ve hipertansiyondur.

Göz Nedir?

Göz, insan vücudunun en önemli duyu organlarından biridir. Gözler, ışığın alınması ve görüntülerin beyne iletilmesi için karmaşık bir sistem oluşturur. İris, gözbebeği, lens ve retina gibi yapıların bir araya gelmesiyle oluşan göz, görüntüyü algılayarak beyne iletilmesi için çeşitli işlemler gerçekleştirir. Öncelikle, ışık gözün önündeki kornea ve göz bebeğinden geçerek göz merceğine gelir. Göz merceği (lens), ışığı kırarak görüntüyü ters çevirir. Sonrasında, görüntü retina adı verilen dokuda oluşur ve burada ışık enerjisi elektriksel sinyallere dönüştürülür. Bu elektriksel sinyaller optik sinir boyunca beyne iletildiğinde, beyin tarafından yorumlanarak görüntü düzeltilir ve doğru yönde algılanır. Göz aynı zamanda insanların duygusal ifadelerini anlamalarına ve iletişim kurmalarına da yardımcı olur.

Gözün Yapısı (Gözün Anatomik Yapısı) ve Görevleri

Gözün Yapısı ve İşlevleri

Gözün yapısı kompleks bir yapıdadır. Göz anatomisinde yer alan yapılar, yapıların işlevleri ve bu yapılarda oluşabilen hastalıklar şunlardır:

Kornea

Gözün en dış tabakasıdır ve göze gelen ışınların ilk olarak bu tabakada kırılmasını sağlar. Kornea, saydam ve dayanıklı bir yapıya sahiptir ve gözü enfeksiyonlara karşı korur. Kornea dokuları yoğun tip 1 ve tip 5 kollajen fibrilleri içerir. Bu kollajen fibrillerinin yoğun olması korneanın sağlamlığı sağlarken bu fibrillerin özel dizilimleri ise korneanın şeffaf olmasını sağlar.

Korneada özel bir durum olmadan enfeksiyon oluşması çok zordur. Ama kronik kirpik dibi iltihabı olanlarda, travmalar sonrası, yanlış kontakt lens kullanımı olan hastalarda veya kontrolsüz kortizonlu göz yaşları kullanımı gibi durumlarında kornea enfeksiyonları yani keratitler oluşabilir. Korneanın önemli hastalıklarından bir diğeri ise keratokonusdur. Keratakonus hastalığında korneanın bir kısmı dikleşerek öne doğru koni şeklinde çıkar ve bu bölgede incelme oluşur.

Sklera (Sert tabaka)

Gözün beyaz kısmıdır ve göz küresini koruyan sert bir yapıya sahiptir. Sklera, göze dayanan kasların tutunmasını sağlar. Skleranın içeriği aslında korneaya benzemektedir ve korneanın devamı niteliğindedir. Sklerada kollejence zengindir. Skleranın kollejen içeriğinin %90’ı tip 1, %5 civarı ise tip 3 kollajenden oluşur. Fakat korneadan farklı dizilim gösterdikleri için sklera şeffaf değil beyazdır ve ışığı geçirmez.

Skleranın hastalıkları çok nadirdir. Skleranın iltihaplanmasına sklerit denir ve genellikle romatizmal hastalıklarla birlikte görülür.

Konjonktiva

Skleranın ve göz kapaklarının iç yüzeyini örten şeffaf zara konjonktiva denir. Konjonktivanın enfeksiyon veya alerjik durumlar nedeniyle iltihaplanmasına konjonktivit denir. Konjonktivit, kırmızı göz nedenleri içerisinden en sık karşımıza çıkan hasatlıktır.

İris

Gözün renkli kısmıdır. İrisin ortasındaki açıklık pupil olarak adlandırılır ve halk arasında göz bebeği olarak bilinir. İris, göze gelen ışığın miktarını kontrol eder. İris devamındaki siliyer cisim ve koroid ile birlikte uveal doku olarak adlandırılır. Üveal dokuların iltihabına üveit denir. Sadece irisin iltihaplandığı duruma ise anterior üveit denir.

Üveit hastalığı konusunda daha fazla bilgiyi “Üveit Nedir? Üveitin Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?” yazımda bulabilirsiniz.

Damarsal Ağ Tabaka (Koroid)

Sklera’nın altında ve retinanın üstünde yer alır. Göze kan ve oksijen taşıyan damarları içerir. Koroid, gözün beslenmesi için önemlidir. Özellikle retinanın 2/3’lük dış kısmı koroidden beslenir. Bu yüzden koroidden kaynaklanan birçok hastalık aynı zamanda retinayı da etkiler. Bunlardan en çok öne çıkanları santral seröz koryoretinopati (SSR, SSKR), yaş tip yaşa bağlı makula dejenerasyonunda gördüğümüz koroid neovaskularizasyonları (KNV), koroid ve retinanın birlikte iltihaplanması anlamına gelen koryoretinitlerdir.

Retina

Retina, gözümüzün iç kısmında yer alan ve görme işlevimizin gerçekleşmesinde önemli bir rol oynayan dokudur. Retinanın iç kısmına yapışık olarak vitreus jeli bulunur. Retinanın dış kısmında ise koroid bulunur. Retina görme işlevi için gereken fotoreseptör hücreleri içerir yani gözün görmeyi sağlayan dokusu retinadır.  Fotoreseptörler rod (çubuk, basil) ve kon (koni) fotoreseptörleri olmak üzere 2 tiptedir. Rod fotoreseptörleri gece karanlık görmeden sorumlu iken, kon fotoreseptörleri renkli ve keskin görmeden sorumludur. Retina, gözümüzdeki hücrelerin %70’ini oluşturur ve bu hücreler yukarıda da bahsettiğimiz gibi ışığı algılayarak görüntüyü oluştururlar. Ayrıca retina, göze gelen ışınları sinir sinyallerine dönüştürür ve optik sinir (görme siniri) aracılığıyla beyne iletilmesini sağlar. Retinanın en önemli kısmı sarı nokta yani makuladır. Sarı noktadan aşağıda ayrıca bahsedeceğiz.

Sarı nokta hastalıkları da aslında retina hastalıkları içerisinde incelenir. Sarı noktanın hastalıklarını bir kenara bırakırsak retina yırtılması ve yırtıklı retina dekolmanı retina ile ilgili en önemli hastalıklardandır.

Sarı Nokta

Retina’nın merkezinde yer alan küçük bir bölgedir ve görme işlevi için çok önemlidir. Sarı noktanın tıptaki ismi ise makula luteadır. Makula luteanın Türkçe’ye birebir çevirisi de sarı noktadır. Sarı nokta, görüntüyü netleştiren ve renkleri algılayan koni hücrelerini içerir. Sarı nokta yaklaşık 5,5 mm çapındadır. Makulanın orta kısmında bulanan en keskin görmeyi sağlayan hücrelerin bulunduğu alan ise fovea olarak adlandırılır. Foveanın çapı ise 0,35 mm’dir.

Sarı noktanın en önemli hastalıkları ise yaşa bağlı sarı nokta hastalığı (makula dejenerasyonu), şekere bağlı sarı nokta ödemi (diyabetik makula ödemi), retina toplar damar tıkanıklığına bağlı sarı nokta ödemi, santral seröz retinopati (SSR, SSKR), sarı noktada delik (makula deliği, makuler hole) ve sarı noktada zar (epiretinal membran, ERM) üremesidir.

Vitreus

Gözün iç kısmında yer alan jel benzeri şeffaf bir yapıdır. Vitreus, göz şeklini korur ve göze gelen ışınların kırılmasına yardımcı olur. Vitreus retinaya yapışıktır. Yıllar içerisinde retinadan ayrılmaya başlar. Bu durum çoğu insanda sorunsuz bir şekilde ilerle ama bazen vitreus retinadan ayrılırken retinal yırtıklara veya makula deliğine neden olabilir.

Vitreusun diğer önemli hastalıkları ise gözde uçuşan cisimlerin görülmesine neden olan vitreus opasiteleri ve vitreusun içine kanama olması anlamına gelen vitreus hemorajisidir.

Gözünüzde uçan cisimler görüyor iseniz bu konuda detaylı bilgiyi “Gözde Uçuşan Cisimler Görmenin Nedenleri ve Tedavisi” yazımda bulabilirsiniz.

Görme Siniri (Optik Sinir)

Optik sinir (görme siniri), gözümüzdeki en büyük sinirdir. Retina üzerindeki tüm sinir hücrelerinin uzantıları birleşerek görme sinirini oluşturur. Optik sinir, retina üzerindeki hücrelerden gelen elektrik sinyallerini alır ve bunları beyne iletir. Bir diğer anlatımla optik sinir gözden gelen görüntüyü beyne taşır. Bu sinirin hasar görmesi, görme kaybına neden olabilir.

Optik sinirin en öneli hastalıkları optik nörit, anterior iskemik optik nöropati ve papil ödemidir.

Lens (Göz merceği):

Gözün arkasında yer alan saydam bir yapıdır ve göze gelen ışınların kırılmasını sağlar. Lens, gözün odaklama işlevini yerine getirir. Lens veya mercek denilince suni lensler ve mercekler akla gelmektedir. Fakat burada bahsettiğimiz lens veya mercek doğuştan gözün içerisinde olan ve adeta bir fotoğraf makinesinin odaklanması gibi gözümüzün odaklanmasını sağlayan doğal bir yapıdır. Göz merceği, yaşlandıkça sertleşebilir ve odaklanma sorunlarına neden olabilir. Özellikle 40 yaşında sonra başlayan yakını görme probleminin neden budur.

Lens (göz merceği) ile ilgili bir diğer önemli hastalık ise lensin şeffaflığını yitirmesi anlamına gelen katarakt hastalığıdır.

Katarakt hastalığı konusunda detaylı bilgiyi “Katarakt Nedir? Kataraktın Belirtileri ve Evreleri Nelerdir?” yazımda bulabilirsiniz.

Gözün Yapısı (Gözün Anatomik Yapısı) ve Görevleri Nelerdir?

Gözün yapısını (göz anatomisini) bilmek, göz hastalıklarının teşhis ve tedavisi açısından büyük neme sahiptir. Aynı [...]

Devamını Okuyun
Vitreus Nedir? Vitreus Bozukluğu Tedavisi Nasıl Yapılmaktadır?

Vitreus latince bir kelime olup Türkçesi “camsı veya cam gibi” anlamına gelmektedir. İnsanlar ve diğer [...]

Devamını Okuyun
Gözde Uçuşan Cisimler (Miyodizopsi) Görmenin Nedenleri ve Tedavisi

Gözümüzde zaman zaman uçuşan cisimler görülebilmektedir.  Bu cisimler; nokta, yüzen bir kuyruk, ip, saç kılı [...]

Devamını Okuyun
Göz Sağlığı İçin Faydalı Besinler Nelerdir? Hangi Göz Hastalıklarına İyi Gelirler?

Sağlıklı beslenme tüm vücudumuzu olduğu gibi gözlerimizi de kapsar. Kilo kontrolüne paralel olarak, düzenli egzersiz [...]

Devamını Okuyun
Göz Tembelliği Nedir? Göz Tembelliğinin Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Tıbbi olarak ambliyopi olarak adlandırılan göz tembelliği, gözler arasında görme farklılıklarından kaynaklı olarak ortaya çıkan [...]

Devamını Okuyun
Üveit Nedir? Üveitin Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Üveit hastalığı, ciddi bir göz hastalığı ve bir tür iltihaplanmadır. Üveit hastalığı iridosiklitis olarak da [...]

Devamını Okuyun
Renk Körlüğü Nedir? Belirtileri Nelerdir, Tedavisi Nasıl Yapılır?

Bazı kişiler belirli renkleri veya renklerin tonlarını ayırt edemezler. Görme konusunda bu sorunu yaşayan kişilerde [...]

Devamını Okuyun
Bietti Kristalin Distrofisi Nedir? Bietti Kristalin Distrofisi Tedavi Edilebilir Mi?

Gözde oluşan bazı hastalıklar çok az insanda görülmektedir. Kristalin Distrofisi’de 1937 yılında İtalyan asıllı Doktor [...]

Devamını Okuyun
Randevu 7/24